Olağanüstü durumlar, toplumda değişimin en yoğun yaşandığı durumlarda kendini hissettiren bir olaydır. Toplumsal kurumlar ve temsil ettiği kesimler olağanüstü durumlarda olağan dışı bir çalışma sergilerken ister istemez standartlaşmış kurallar ve normal işleyişin dışına da çıkılır.
Tıpkı yaşamakta olduğumuz Koranavirüs salgınında olduğu gibi.
Yakın geçmişimizde yaşadığımız büyük can ve mal kaybına neden olan 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi, ardından 1999 yılında yaşadığımız Düzce depremi, sonra 9 Kasım 2011 yılında yaşadığımız merkez üssü Edremit ilçesi olan Van depremi ve bu depremlerden biraz ders alarak 24 Ocak 2020 tarihinde tekrar yaşadığımız merkez üssü Elazığ Sivrice olan 6.8 büyüklüğündeki deprem.
Bu depremler büyük çapta can ve mal kaybına neden olurken yaşanan bu üzücü beklenmedik olaylarda Devletimiz askeriyle, polisiyle, arama kurtarma ekipleriyle, sağlık çalışanlarıyla, araç ve gereçleriyle bütün imkanlarını seferber ederek toplumsal dayanışma ve bütünleşme ruhu içinde yaralar kısa süre içinde sarılmıştır.
Devletin tüm kılcal damarlarına sinsice sızan Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz akşamı devletin silahlarını millete doğrultmasının üzerinden 3 yılı aşkın bir zaman geçti.
Daha dün gibi hatırlıyorum.
Demokratik yönetimi rafa kaldırmayı hedefleyen ve bu sinsi emellerini 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminde 251 kişiyi şehit ederek gerçekleştirmek isteyen ve merkez üssü Ankara olan Fetullahçı Terör Örgütü’nün hain planı darbe girişimi.
Devletimiz bütün unsurlarıyla Milletimiz ile birlikte yine iş başında.
Milleti, darbecilere karşı durmak üzere meydanlara çağıran Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın bu çağrısı karşılık buldu. Halkımız meydan ve caddelerde toplanmaya başladı. Devlet Millet ele ele mücadeleye girişti.
Fetullahçı Terör Örgütü’nün bu kanlı darbe girişiminde darbeci askerlerin hedefindeki en önemli adreslerden birisi de basın yayın organlarıydı.
Bu kara gecede Türk basını da tarihi bir sınav vermiş, tüm kurum ve kuruluşlarıyla birlikte darbecilerin karşısına dikilmiştir. Halkın haber alma hakkını namluların gölgesinde de olsa sürdürme kararlılığını göstererek Türk halkının şanlı direnişine kalemleri, fotoğraf makineleri, kameraları ve mikrofonlarıyla destek vermişlerdir.
İçinde yaşadığımız şu günlerde Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan Korona (COVID-19) virüsü yayılmaya devam ediyor. Son verilere göre virüse yakalanan vakaların sayısı 258 bini aşmış durumda. Virüse karşı tüm dünya genelinde tedavi aranırken salgından hayatını kaybedenlerin sayısının 11 bini geçtiği belirtiliyor. Türkiye’de ise hasta sayısı gün geçtikçe artıyor.
Devletimiz sağlık çalışanlarıyla askeriyle, polisiyle, araç ve gereçleriyle bütün imkanlarını bu olağanüstü durumda seferber ederken toplumsal zararların önüne geçilmesinde basınımızın da güvenilir haber kaynağı olma ve devletimiz tarafından alınan kararları en hızlı şekilde halka duyurma sorumluluğu daha da ayrı bir önem ve değer kazanmaktadır.
Yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz bu olaylarda olumlu etkisini göz ardı edemeyeceğimiz basınımızın toplumsal dayanışma ve bütünleşmenin sağlanmasında önemli bir unsur olduğunu düşünerek özellikle olağanüstü durumlardaki mücadelelerde yaşanan olayları ve gelişmeleri topluma taşımasıyla toplumsal dayanışma ve bütünleşmeye katkı sağladığını unutmamak gerekir.
Bu Devlet bu millet bütün kurumlarıyla ve basınıyla birlikte Ülkemizdeki FETÖ virüsü salgınının üstesinden geldiği gibi en kısa sürede koronavirüs salgınının da üstesinden geleceğine inanıyorum.
Devletimiz başta da yazdığım olaylarda olduğu gibi, aldığı önlemleriyle, koyduğu kurallarıyla ve bu kurallara uyan halkıyla, sağlık çalışanlarıyla, basınıyla ve diğer ilgili bütün birimleriyle birlikte ülkemizde de yaşanan bu salgın ile ilgili bütün önemleri almış durumdadır.
Bu kapsamda ilçemiz Nallıhan’da gerekli önlemleri alan Nallıhan Kaymakamlığımıza, Nallıhan Belediye Başkanlığımıza, İlçe Sağlık Müdürlüğümüze , İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüze ve ilçemizdeki sağlık kurumlarında görev yapan bütün sağlık çalışanlarımıza teşekkür ederken yaşadığımız bu zor günlerde tıpkı uyku gözetmeden gece gündüz demeden görevinin başında olan sağlıkçılarımız gibi Devletimizin aldığı kararları ve bu kararlar doğrultusunda alınan önlemleri ve koronavirüs salgın ile ilgili gelişmeleri gerek dünyadan gerekse ülkemizden an ve an topluma aktaran değerli basın çalışanlarını da alkışlıyor ve sosyal medyada aslı astarı olmayan provokatif paylaşım yaparak toplumu korku, panik ve endişeye sevk eden kişileri de şiddetle kınıyorum.
Saygılarımla..