Haber7.com’a özel açıklamalarda bulunan Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Türkiye’nin yurtlar konusundaki yatırımlarını gözler önüne serdi. Kasapoğlu, yurt eksiği varmış algısı yürütenlere de sayılarla karşılık verdi.
AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılında 180 bin olan yurt kapasitesini 750 bine çıkardıklarını tabir eden Bakan Kasapoğlu, tüm Avrupa’nın toplam yurt kapasitesinin Türkiye’den az olduğunu söyledi.
Haber 7 Genel Yayın Direktörü Osman Ateşli ile Haber7 muhabirimi Gamze Türk’ün sorularını yanıtlayan Bakan Kasapoğlu, öğrencilerin barınma yurt gereksinimi ile ilgili yürütülen algı operasyonlarına net yanıt verdi.
Geçen yıl öğrencilerin barınma konusu ve yurt sorunu çok konuşulmuştu. Yaklaşık bir hafta evvel bin kişilik yeni bir yurt projesinin muştusunu verdiniz. Yurt kapasitelerinin artırıldığını, artırılmaya da devam edileceğini tabir ettiniz. Bu bahiste yeni eğitim yılı için nasıl bir hazırlık olacak?
“180 BİN KİŞİLİK YURT KAPASİTESİNİ 750 BİNE ÇIKARDIK”
Yurtlar Türkiye’nin yüz akıdır. Yurtlar Türkiye’nin eğitime, gence olan hizmet yaklaşımıdır. Bakınız, 2002’de 180 bindi yurt yatak kapasitesi. O binaların birçok sıkıntılıydı. Altyapı büsbütün rezaletti. Bir katta bir banyosu olan, insanların banyo yapmak için dahi gün aldığı, haftada bir sefer sıra gelen, gelmeyen; sıcak suyu, ısınması sorun olan yerlerdi. Biz o 180 binlik altyapının çabucak hemen tamamını yıkıp yenilediğimiz üzere bunun yaklaşık 4 misli bir altyapı inşa ettik. 800 bine yakın. Yaklaşıyoruz. Şu an 750 bin. Ve çağdaş bir hayat alanı artık yurtlar. Her alanda bir yurt altyapımız var. Ve bilhassa şunu söyleyeyim bu yalnızca bugünden yarına yapılan bir iş değil. Bizim her yerde projeksiyonlarımız var. Muhtaçlığa nazaran ya yeni blok ekliyoruz ya da yeni bir yer inşa ediyoruz. Dediniz ya 1000 kişi… Her gün yatak sayısı artıyor. Her gün açılışlarımız var. Yeni projelerimiz var. Sayıyı hiçbir vakit birebir göremezsiniz, her gün değişir. Yeni ekler var. Münasebetiyle Türkiye’deki yurt altyapısının öbür bir örneği de yok onu da söyleyeyim. Evvelki gün Van’daydık. 1900’dü Van’daki altyapı 2002’de. Şu an 10 bin 500. 3 bin 500 yatak da boş.
“TÜM AVRUPA’NIN TOPLAM YURT KAPASİTESİ TÜRKİYE’DEN DAHA AZ”
“Avrupa’daki tüm sayıları topladığınız vakit bizim 750 bin kapasitemize ulaşmıyor biliyor musunuz? Tüm Avrupa ülkelerinin… Tüm yurt yatakları Türkiye’nin gerisinde… Buradan bir istismar alanı üretmeye çalışanlar lakin kendilerini kandırırlar onu da söyleyeyim. Böylesine bir güçlü altyapıyı, farklı algı çalışmayı şey yapamazsınız. Bakınız biz her bir öğrencimize günde 25 lira beslenme dayanağı veriyoruz. Barınmasıyla beslenmesiyle bakınız 32 GB internet hizmetimiz var tüm yurtlarda fiyatsız. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan altyapıyı karalamak, karalamaya çalışmak ve bu manada farklı farklı yapay gündemler oluşturmak, palavralar ortaya koymak, milletimiz bunu en hoş halde takdir eder. Ancak biz her geçen gün altyapımızı güçlendirmeye, genç odaklı; gençlerin muhtaçlıkları ve talepleri doğrultusunda, onların barınmasını, beslenmesini ve öteki muhtaçlıklarını desteklemeye devam edeceğiz. Gözümüz daima üstte.”
Gençlerle düzgün bir irtibatınız var. Gençlerin kendilerine yakın hissettiği, sevdiği bir isimsiniz. Günümüz gençliği ile ilgili vakit zaman çok farklılar yakınmaları duyuyoruz. Sizin bu husustaki yaklaşımınızı açıkçası merak ediyorum?
“GENÇLERİN KANILARI BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ”
“Gençler, atletler bizim en büyük umudumuz. Nasıl atletler bize umut veriyorsa gençler de o denli. Gençler yalnızca Türkiye’nin değil insanlığın umudu. Gençlerimizin yaklaşımı, gençlerimizin muhtaçlığı bizim en önceliğimiz. Münasebetiyle bizim hizmet siyasetimizde genç odaklılık var. Onların fikirleri var. Bakın biz 2022 yılını Katılımcılık Yılı ilan ettik. Ne için? Gençlerimizi sürece daha çok dahil edelim diye. Gençlerimizle birlikte yönetelim istiyoruz, uygulayalım istiyoruz. Süreçleri denetleyelim istiyoruz. Gençler gelin, her alanda bir arada olalım. Gençlik ve Spor Bakanı… Gençlerin ve Sportmenlerin Bakanı… Türkiye’nin dört bir tarafından her hafta gençleri ağırlıyoruz. Binlerce genç… Binlerce genç… Kümeler halinde geliyorlar. Bir gece, iki gece onları konuk ediyoruz. Konuşuyoruz dertleşiyoruz. Türkiye’nin neresine gidersem gideyim kesinlikle onlarla bir toplantı yapıyorum. Sıcak, samimi ortamlardır. Ceketi kravatı çıkarıyorsun oturuyorsun. Dediniz ya abi üzere, kardeş üzere, dost gibi… Büsbütün bundan dolayı. Gençlerimiz elbette bazen farklı düşünebilirler. Diyorum gelin arkadaşlar konuşalım. Farklı kanısı olan varsa söylesin. İtirazı olan varsa söylesin. Masaya yatıralım hususları. Konuşmaktan, dertleşmekten, bir ortaya gelmekten kimseye ziyan gelmez. Kâfi ki, uygar ölçüler çerçevesinde olsun. Karşılıklı sevgiyle, karşılıklı anlayışla olur. Bunların her biri çözülür. İnsan odaklı olmak, insani yaklaşmak… Hepimiz insanız sonuç itibariyle. Konuşarak ve birbirimizi tanıyarak, önyargıları bertaraf etmemiz lazım. Önyargı, hem yargılayan açısından büyük bir handikap hem de o yargıyla yaklaştığınız şahsa büyük bir haksızlık. O yüzden oturup konuşmak, birbirinizi tanımak, heyecanını hissetmek, hüznüne ortak olmak… Bunların her biri bence gençlerimizle birlikte olduğumuz ortamlardır ki, davranış kodlarımız… İçimizden gelen hareketler… Yapaylık… Suni yaklaşımlar… Bunlar bizim hayat şeklimizde yok. Biz samimiyet ve birbirimize olan itimatla, inançla yürüyoruz…”
